Arjantinden Maria
17.01.2024'de Süleymaniye cami'sine girdiğimde İspanyolca Kuran tercümesi alan orta yaşlı bir hanım gördüm, yanına gidip tanıştığımda bana ‘İslam in Sixty Minutes’ adlı kitabın İspanyolcası olup olmadığını sordu. Cevabım hayırdı fakat vakti varsa kitapta yazanları İspanyolca aktarabileceğimi söyledim ve akabinde diğer aile üyeleriyle birlikte oturup İslam hakkında konuşmaya başladık. Hali hazırda bilgi sahibiydi fakat özellikle miras hukuku gibi hususlarda soruları vardı, nitekim mesleğinin avukatlık olduğunu da belirtmişti. Bu ve benzeri sorularını yanıtladıktan sonra ona neden hala Katolik olduğunu sordum, cevabı aslında ziyadesiyle klasikti: “Katolik bir ülkede büyüdüm, katolik bir okulda ve aile ortamında yetiştim. Bahsettikleri tanrıya -Teslise- inanmıyorum fakat bu benim kültürüm” dedi. Benim yanıtım ise şu oldu: “Yanlış yaptıklarını bildiğin halde onları sırf çoğunluk oldukları için takip edersen, kıyamet günü Allah’a ne hesap vereceksin?”. “Beni dinine almaya mı çalışıyorsun yani?” dedi, “Evet” dedim. “Çok isterim Ahmet” diye yanıtladı ve önce İspanyolca sonra Arapça şehadet getirdi. Camideki tüm hanım ekip arkadaşlarımızla sarılıp tokalaştı ve kendisine hediye ettiğim Kuran tercümesini Süleymaniye'nin kubbesine doğru kaldırıp “Ey Allah bana bunu bahşettiğin için şükrediyorum” mealinde bir dua etti ki bu kadar samimi bir iman karşısında şaşıp kaldım. Camiden çıkarken son sözleri “Allahu ekber, artık ben müslümanım!” oldu.