O gün cuma namazı için Çamlıca Camii’ne gitmiştim. Namazdan sonra, sütunlara yaslanmış bir çift fark ettim. Tanıştığımızda, kadının aslen Şilili, adamın ise Faslı olduğunu ve İtalya’da yaşadıklarını öğrendim.
Kadının katolik, adamın Müslüman olduğunu öğrenince acaba eşi ona İslam’ı anlatmış mıdır diye düşündüm. Ben anlatsam sıkılır mıydı, baskı hisseder miydi?
Bir an tereddüt ettim. Fakat eşi heyecanla, “Lütfen, ona anlat” dedi. Bu söz bana cesaret verdi.
İspanyolca konuşmaya başladım. Normalde akıcı konuşmakta zorlanırım ama o an Allah kolaylaştırdı, kelimeler sanki önceden hazırlanmış gibi rahatça döküldü dilimden.
Davet eğitiminde öğrendiğimiz sırayla, Allah’ın mesajını adım adım anlattım. Kadın büyük bir merakla dinliyordu, sanki bu hakikatleri ilk defa duyuyordu.
İman esaslarını ve İslam’ın beş şartını tek tek ele aldık, her birini dikkatle açıkladım. Sorularını cevapladıktan sonra her şey aklına yatmıştı. Sonunda, onu kelime-i şehadet getirmeye ve yeni bir hayata başlamaya davet ettim.
“Hazırım,” dedi.
Gözyaşları içinde, önce İspanyolca, sonra Arapça olarak şehadet getirdi. O an fark ettim ki, yalnızca o değil, aynı zamanda eşi de imanını yeniden tazeliyordu.
Ona İspanyolca bir Kur’an hediye ettim, fakat yanımda yeni Müslümanlar için hazırlanan set yoktu. Ayasofya’yı ziyaret için biletleri olduğunu öğrenince, onları oraya götürmeyi teklif ettim ve bu arada medresedeki kardeşlerimizden set hazırlamalarını rica ettim.
Yolda, çocukluğundan beri Katolikliğe dair bazı şüpheleri olduğunu anlattı. Biz de İslam’ın güzelliğinden, Peygamberimizin (s.a.v.) sözlerinden ve bir Müslümanın yaşam biçiminden bahsettik.
Ayasofya’ya vardı, ne yazık ki biletleri olmasına rağmen içeri alınmadılar. Üzüldüler ama Allah’ın onlar için daha güzel bir planı vardı. Medreseye geçtiğimizde, kardeşlerimiz onları sıcak bir şekilde karşıladı. Yeni Müslüman seti, yemekler ve tatlılar hazırdı. Beraber abdest alıp namaz kıldık.
Günün en büyük sürprizi ise akşam oldu: Sabah “turist” olarak giremedikleri Ayasofya’ya, bu kez Müslüman olarak akşam namazı için girdiler. Birkaç saat önce giremediği yere, bu kez imanla, onurla girmişti.